Marşandiz Fanzin #6 Çıktı!

Marşandiz Fanzin #6 Çıktı!

Birinci yılımızı kutladığımız fanzinimiz Marşandiz’in Temmuz 2014, 6. sayısı çıktı!

Tam bir sene önce tüm devletlerin yıkılması gerektiğini, sırf kendi ezikliğimizden kaynaklanan, çocuk psikolojisi içerisinde çözülmesi gerekirken bizim yüzsüzce edebiyata taşıdığımız kişisel problemlerimiz yüzünden söylemiştik. O günlerde sıkça gittiğimiz, ortak buluşma yerimiz derme çatma bir menemenciydi. Ortamdan beklenmeyen kasvetle edebiyatın bize derin gelen yakın sularına dalıp çıkıyorduk. Ekmeği batırdığımız yumurtanın berraklığında cami ezanını duyunca aklımıza türlü çocukluğumuz geliyordu. Kırılmış güven duygumuzun bizimle alay edişini anlamayıp cümlelerden medet umuyorduk. Bazen konuşurken kurduğumuz düzenli ve kurallı cümlenin uzunluğunu diğerleri fark etti mi diye onların yüz ifadelerine dikkat ediyorduk, kaçamak yapıyorduk.

Yağmurda ıslanırken eski bir kamyonetin kasasında bira içmeyi kendimize daha uygun görüyorduk. Zaten elimizden alınmasın diye gizli saklı beslediğimiz romantikliğimizi devletten de korumamız bu yüzden tutarlıydı. Ölürsek kahraman oluruz diye düşünürek kafamıza isabet edecek gaz kapsüllerinden medet umuşumuz bundandı. Ölmeyi hiç istemesek de hepimiz birer kez aklımızdan geçirdik.

Yaz gelince uzun yollara gitmeyi istedik. trenlerle gidelim istedik. Trenlerin kalkmadığı yerlere küfrettik. Küfrettikçe komik duruma düştük. Geceleri kumsalda yattığımız zamanlar üzerimize jandarmalar koştu, bizi düşman sandılar. Oysa günün büyük çoğunluğunu boş yere sırıtarak geçirip en fazla düşmanımızın sinirlerini bozabilecek denli kavgacıydık. Bombalanan, yanan, kahrolan dünyada toprağın kıymetini bahçedeki mandalina ağacının altında keşfettik. Küçük ve ufak bir odada The Beatles dinledik. Bu dinleyiş bize özgüydü.

Kaç kere kavga ettik kendimizle. Yetersiz geldiğini hissedince birbirimize sardık. Hâlâ kavgalıyız ve mutsuzuz. Çünkü içeri girdiğimizde ne matbaada ne de başka yerde bize sıcak bir hoş geldin çayı verilmiyor. Çünkü hâlâ otobüs şoförüyle aramızda
bir sessizlik kuralı olduğunu biliyoruz. Biz bundan kaçıyoruz.

Rayından çıkmış dünyanın derinlerine seyahat eden tren makinistleriyiz. Dansımız marşandiz dansıdır. Şarkımız Winnie The Pooh’nun neşeli şarkısı. Biz bu dünyadan bir kerede şerefimizle geçmeyi şairane bulsak da çocukça bulmamaktayız. Bizim için çocuksu olmayan yavandır, aptalcadır. O yüzden yolculuklarımızın tek amacı, trenlere ilk binişimizdeki heyecanı ve macerayı tekrar tekrar yaşamaktır. Siz hâlâ şehrinizde demiryolu ulaşımının iptal edildiğini, trenlerin olmadığını zannediyor olabilirsiniz, bu önemli değil; trenimiz bilinen evrenin ve mikro kosmoslarımızın her deliğinden geçebilecek teknolojiye sahiptir. Yarın sabah sizi uyandıran, neşeli tren düdüğümüz olabilir!

Biz hâlâ izlediğimiz iyi filmlerin, dinlediğimiz iyi müziklerin etkisindeyiz. Dünyanın bizim dünyamız olduğuna inanmaya devam etmek istiyoruz. Bu dünyanın bizlere ait olduğunu, Winnie The Pooh dışındakilerin gerçek olmadığını düşünmek istiyoruz.
Pazar akşamı banyolarından yeni çıkmış gibi saf ve temiz kalbimizle, güneşin battığı ufka uzanan raylar bir gün bitene kadar dansımıza devam edeceğiz!

Marşandiz Fanzin: Bulunduğumuz noktadan bilinen evrenin sınırlarına!

ŞİİR
Nedâmetnâme – Kaan Koç
Hüzünadam – Onur Bayrakçeken
Şimdide Susmak – Can Küçükoğlu
Kopyalarım An Tutmadan – Can Karatek
Son Dördün – Ömer Kaçar

ÖYKÜ
Havuz Çok Uzaktı Ama Atlamamız Gerekti – Özgürcan Uzunyaşa
Mahallemizde Yeni Bir Şey Yok – Ömer Can Saroğlu
Fazla Düşünmek – Soner Üçkuşoğlu
Bandosuz Kulak Gezegeni – Onur Selamet
Şair Neco’yla Yazgülü – İrem Kulaber

İÇ ÇİZİMLER
Emre Öksüz

Makinistler
Can Karatek
Emre Öksüz
Onur Selamet
Ömer C. Saroğlu
Özgürcan Uzunyaşa

Kapaklar
Onur Sekmen

Dizgi
Nil Müge Felekten